• Nombre de visites :
  • 3579
  • 7/4/2008
  • Date :

Seyyid Muhammed Bakır Sadr

seyyid muhammed bakır sadr

   İmam Musa Sadr’ın kaçırılmasından on dokuz ay gibi bir süre geçmişti ki, İslam aleminde büyük bir facia gerçekleşmiş ve Sadr ailesinin en büyük alimlerinden, aynı zamanda da asrımızın en büyük öncü mücahid ve düşünürlerinden biri, kız kardeşi (Bint’ül Huda Sadr) ile birlikte Saddam rejimi tarafından şehit edilmişti. İşte bu öncü düşünür,  Allame Seyyid Haydar’ın oğlu ve Ayetullah Seyyid İsmail Sadr’ın torunu Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’dan başkası değildi. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr; içtihat hususunda gerekli bütün koşullara sahip bir müçtehid, felsefede büyük makam sahibi, Kur’an tefsiri alanında otorite, siyaset alanında cesur ve mücadeleci, yılmak bilmeyen güçlü bir yazar ve İmam Humeyni’nin (r.a) tabiriyle de “İslam aleminin düşünen beyni” olarak ün salmıştır. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, İslam uğrunda parlak bir mücadele geçmişine sahip olmakla birlikte ekonomi, felsefe, sosyoloji, siyasal bilimler, fıkıh, fıkıh metodolojisi, mantık ve diğer İslami ilimler alanında da uzmanlık makamına sahipti. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr öyle bir deha ve zekaya sahipti ki, havza ders kitaplarından bir çoğunu, bir üstada gerek duymaksızın okumuş ve on bir yaşında da kitap telifine başlamıştır. Ancak bu, büyük üstatlardan ders almadığı anlamına gelmemelidir; çünkü Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, zamanının büyük üstatlarının derslerine katılmakla birlikte sahip olduğu zeka ve dehasını da kullanarak bazı ders aşamalarını daha çabuk geride bırakarak birçok ilimler alanında çok büyük mesafeler aldı.

   1353 h. kameri yılının Zi’l kaade ayının 25. gününde Kazimeyn şehrinde dünyaya gelen Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr farklı boyutlarda mücadele yürütüyordu ve bu mücadele boyutlarından temel nitelikli olanı ise, düşünsel ve kültürel alanda mücadele etmesiydi. Bu bağlamda çok sayıda din öğrencileri, imanlı ve bilge insanlar yetiştirmişti ve genel halk için ise aydınlatıcı konuşma programları tertipleyerek yanlış düşünce bataklıklarından ve sömürü odaklı batı kültürünün korkunç tuzaklarından korumaya çalışıyordu. Öte yandan da asil İslami kültürü tanıtmak, batı kültür ve düşüncesinin zararlarına, eksikliklerine, tutarsızlığına ve temelsizliğine dikkat çekmek amacıyla birçok kitap yazdı.    

Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr “Ekonomimiz, Felsefemiz, Kur’an Ekolü, İslam’da İbadet Sistemi, İslam Ekolü, İslam’da Faizli Bankacılık, Yönetim Konusu, Çağdaş İnsan Ve Sosyal Sorunlar...” gibi kitaplarında, İslami düşünce ve kültürün açılımını sunmakla birlikte, batı düşünce ve kültürünün de yetersizliğine ışık tutmaktadır.

  Burada bu kitaplar hakkında yeterince açıklama ve yorum yapma fırsatından yoksun olduğumuz için sadece “Felsefemiz” kitabının yazılış nedenine değineceğiz. Bu kitabın Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr tarafından kaleme alındığı dönem, komünizm düşüncesinin Irak’ta at koşturduğu, gençlerin ve öğrencilerin bu akıma kapıldığı bir dönemdi.

  Zamanın büyük müçtehidi Ayetullah Hekim, komünizmin ve sapkın düşüncenin hüküm sürdüğü böyle bir dönemde, köklü düşünsel ve kültürel mücadelenin kaçınılmazlığı sonucuna varmıştı. Ayetullah Hekim, bu hususta daha etraflıca düşündükten sonra bu düşünsel ve kültürel mücadele alanına süreceği kahramanı ve misyonunu belirledi. Ayetullah Hekim, oğlu şehit Muhammed Mehdi Hekim’i Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’a göndererek kültür ve düşünce alanında gençlerin yolunu aydınlatması ve komünizme karşı mücadeleyi başlatması için bu alanda kitap yazmasını istedi. Seyyid Muhammed Bakır Sadr da kendisine bırakılan göreve büyük bir şevkle girişti ve “Felsefemiz” kitabını kaleme aldı.

   Bu kitap tam teçhizatlı ve donanımlı bir ordu gibi düşmanın kültürel beynini hedef seçmiş ve karşı saldırıya geçmişti. Bu kitap bir yandan aldatılmış gençleri ve öğrencileri kurtuluş sahiline taşırken, bir diğer yandan da sapkın düşüncenin karşısında aşılmaz bir set çekti. Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın yazmış olduğu “Felsefemiz, Ekonomimiz...” gibi kitapları, Irak sınırlarını aşarak İslam aleminde (İran, Lübnan, Suriye, Türkiye...) defalarca basıldı ve vasfedilemez bir ilgiyle karşılandı.

seyyid muhammed bakır sadr

  Seyyid Muhammed Bakır Sadr, Irak’ta İslam devriminin gerçekleşmesi ve İslam devletinin kurulması için siyasi mücadele alanına da atılmıştı. Bu alanda attığı ilk adımlardan biri, İmam Humeyni (r.a) ile birlikte hareket ederek Amerika sömürüsüne karşı mücadele başlatması olmuştu. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, İmam Humeyni’nin (r.a) 1342-1343 hicri yıllarında Amerika ve uşaklarına karşı yürüttüğü mücadeleye övgüler yağdırarak şöyle demiştir: “İmam Humeyni’nin (r.a) Amerika ve uşaklarına karşı kıyamı, hem Amerika sömürüsünün iç yüzünü ortaya çıkarmış ve hem de dini mücadelenin gericilik olmadığını kanıtlamıştır”.Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr ve diğer mücahid Irak alimleri, sapık düşünceye dayalı grup ve partiler ve de dış kaynaklı siyasi akımlar karşısında mücadelenin en güzel yolunun örgütlü çalışma olduğu sonucuna varmış ve bu nedenle de İslami Davet Partisi, Alimler Topluluğu... gibi örgüt ve oluşumlar kurmuşlardı.

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr ve mücadele arkadaşları tarafından kurulan bu oluşumlar, büyük atılımlar sağladı ve kitlelere öncülük etti. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, Baas Partisine ve Irak’ta faaliyet gösteren dış destekli uşaklara karşı atılgan ve korkusuzca bir mücadeleye atıldı. Ayetullah Hekim’in rıhletinden sonra mücadele nöbetini devralan ve kıyam bayrağını omuzlayan Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, din karşıtlığını duyurmaktan çekinmeyen ve din inancına karşı savaşa öncelik veren Baas Partisi hakkında şu tarihi fetvayı vermiştir :

   “Bismillahirrahmanirrahim

   Bu vesileyle Müslümanlara duyurulur:

   Her hangi bir isim altında Baas Partisine katılmak haramdır ve her hangi bir şekilde bu partiyle işbirliğine girmek, hem zalim ve kafire yardimci olmaktır ve hem de İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıktır.”

    Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın bu net ve açık fetvası, Irak yönetiminde ve Baas Partisi üyeleri arasında büyük bir korkuya neden olmuş ve Müslüman halk arasında ise coşkuyla karşılanmıştı. Bu tarihi fetva aynı zamanda, Baas Partisinin din karşıtlığı bağlamında tasarladığı bazı planlarını da suya düşürmüştü. Baas Partisi kurmaylarından biri, konuyla ilintili olarak şu itirafta bulunmuştur:

“Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın fetvası, bütün programlarımızı altüst etti ve planlarımızı suya düşürdü. Sadece az bir grup Baas Partisi üyeliğine geçti ve eğitim ve öğretim alanında çok az insan bizimle işbirliği yaptı ve sonuç olarak da bu bağlamdaki projelerimiz sekteye uğradı.”

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr ve dostları, bu fetvadan sonra büyük sıkıntıları göğüslemek zorunda kaldılar. Çünkü artık Baas Partisi kadrosu ve Irak yönetimi, Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ı ve dostlarını, ortadan kaldırılması gereken asıl düşmanlar olarak belirledi. Bu fetvanın ardından Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın dostları Baas Partisi kadrosu ve Irak yönetimi tarafından tutuklandı, bazı tutuklular şehit edildi, bazı mescit ve camiler kapatıldı.

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, 1358 h.şemsi yılında Baas Partisi ve Irak yönetimine karşı ikinci fetvasını da yayınladı. Bu fetva “kıyam ve devrim fetvası” olarak bilinmektedir. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, Baas Partisinin oluşturduğu korku ve kaos ortamını kırmak amacıyla bir cesaret örneği sergiledi ve şu fetvayı verdi:

   “Bismillahirrahmanirrahim

   Müslüman ve mücahit Irak halkının tümünün Baas Partisine ve yönetici kadrosuna karşı silahlı kıyama girişmesi ve bu küfr partisinin kurmaylarını buldukları her yerde öldürmeleri ve böylece de Irak halkını bu hunharların pençesinden kurtarmaları kifaî farzdır.

   Bu kızıl ve cesaret örneği fetvanın ardından, Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr ve Baas Partisi arasında amansız bir savaş başlamış oldu. Çünkü Saddam ve Baas Partisi, Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın tek düşüncesinin Baas Partisi düzenini yıkmak olduğunu ve bunun dışında bir şeye razı olmayacağını anlamışlardı.

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, Baas düzeninin nifak ve iki yüzlülüğüne karşı da savaş açmış ve Baas Partisinin bazı kimseleri kullanarak ve inhirafi konuları gündeme taşıyarak din taraftarı olduğu ve dini inançlara saygılı olduğu imajı vermesine ve böylece de halkı kandırmasına engel olmuştu. Bunu şöyle örneklendirmek mümkün: Baas Partisi, kendi yandaşlarını camiilere cemaat imamı olarak atama kararı almış ve Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr buna engel olmak amacıyla şöyle bir fetva vermişti:

   “Bismillahirrahmanirrahim

  Böylece Iraklı Müslümanlara duyurulur:

Taklit merciileri tarafından görevlendirilmeyen cemaat imamlarının namazlarına katılmak mukaddes İslam dini açısından haramdır.”

    Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın batı sömürüsüne ve İslam ülkelerindeki (özellikle de Irak’taki) yerli uşaklarına karşı verdiği mücadele, hatta ana hatlarıyla bile bu makaleye sığdırılamaz. Bu bağlamda sadece iki konuya temas edeceğiz:

  1-Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın mücadelesi gerçek anlamıyla örnek bir adımdı. Bir yandan siyasi, düşünsel akımlarla, sapkın ve sömürü kültürüyle mücadele ederken, diğer yandan da asil İslami hareket ve akımlarla teşrik-i mesaide bulunuyor ve var gücüyle bu akımlara destek sağlıyordu. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın mücadelesinin bu boyutunu İran İslam İnkılabı ve önderliğinde rahatlıkla görmekteyiz. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, İslam devrimi için verilen mücadelenin doruk noktasına ulaştığı 1357 yılında İmam Humeyni’ye (r.a) yazdığı mektupta, İslam devrimi uğrunda her türlü yardım ve fedakarlığa hazır olduğunu duyurmuştu. Müslüman İran halkına ve özellikle de İran’da yaşayan öğrencilerine ve dostlarına yazmış olduğu bir diğer mektubunda ise İran İslam İnkılabı’nın zaferle sonuçlanması ve Müslümanların izzeti için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamalarını ve İmam Humeyni’ye (r.a), İmam Humeyni’nin (r.a) İslam’da eridiği gibi erircesine itaat etmelerini istemiştir.

seyyid muhammed bakır sadr

 

 Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, İslam İnkılabı şehitleri hakkındaki tarihi fetvasında ise şöyle demiştir:

   “Bismillahirrahmanirrahim

Islam ve Müslümanları savunmak amacıyla İran’da kıyam eden ve öldürülen insanlar şehittirler ve yüce Allah, bu insanları İmam Hüseyin (a.s) ile cennette haşredecektir. İnşaallah.”

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr şehit olduğu son ana kadar İran İslam İnkılabı’nı destekledi ve savundu. Saddam ve Baas Partisinin ileri gelenleri, defalarca Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’a mesaj yollayarak özgürlüğüne kavuşabilmesinin ve ölümden kurtulabilmesinin tek şartının İmam Humeyni’yi (r.a) ve İran İslam İnkılabı’nı savunmaması olduğunu bildirmişlerdi. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr ise bu mesajlara itina bile etmeyerek  şehadete hazırlanmıştı.

   2- Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, mücadele sürecinde, kendi türünde eşine az rastlanır birçok acılara ve işkencelere maruz kaldı; ancak bir an olsun düşmanla uzlaşma yolunu düşünmedi ve mücadelesinden hız kesmedi. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, bedeninden ayrılan son kan damlasına ve boğazından çıkan son nefesine kadar  amansız mücadelesini, olanca cesaret ve yiğitlikle sürdürdü.

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, ilk olarak 1392 h. kameri yılında (İran İslam İnkılabının zaferinden bir kaç yıl önce) Baas düzeni tarafından tutuklandı. Hastanede yattığı günlerde Baasçılar tarafından tutuklanmış ve Müslüman Irak halkının baskıları sonucu serbest bırakılmıştı.

Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın şehadetiyle sonuçlanan son tutuklanışı ise 19 Cemaziyel evvel 1400 h. kameri yılında gerçekleşti. Bu olay şöyle gelişmişti: Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, 1399 yılının Cemaziyel evvel ayında Saddam düzenine karşı mücadelesine yeni ivme boyutlar kazandırdı. Siyasi mücadeleyi yürütmekle birlikte “Kur’an tefsiri” derslerini başlattı ve bu çatı altında Irak halkını aydınlatmaya başladı. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın tefsir dersleri, dini öğretilerden ve bu öğretilerin güncel yorumlarından (özellikle de İran İslam İnkılabı... bağlantılı) haberdar olmak isteyen alimler, din öğrencileri ve halk tabakası arasında büyük bir ilgiyle karşılandı. Halkın gösterdiği bu ilgiden dehşete düşen Saddam rejimi, bu dersleri yasaklayarak Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ı tutukladı ve hapsettirdi.

   Tutukluluk döneminde Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’dan, İran İslam İnkılabını ve kıyamın önderini savunmaması istenmiş ve Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın verdiği cevap ise şöyle olmuştu: “Ben Müslümanım; Irak ve İran Müslümanları da dahil olmak üzere bütün dünya Müslümanlarının kaderi hakkında sorumluyum ve sorumluluğumun gereğini de yerine getirmek zorundayım. Dini mükellefiyet ise İran ve Irak’la sınırlı değildir. İran İslam İnkılabını ve önderini savunmak da şer’i vazifemin bir parçasıdır.”

   Saddam rejimi memurları, Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’a  defalarca bu tür tekliflerde bulunmuş ve her defasında da red cevabı almışlardır. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın tutuklu olduğu hapishane duvarlarının dışında ise mezhebi şehirlerin halkları, Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’a destek amaçlı kıyama girişmişti. İnsanlar her köşe bucakta bir araya gelerek Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr lehinde sloganlar atıyor ve mitingler düzenliyordu.  Halkın desteği karşısında şaşkına dönen ve dehşete düşen Saddam rejimi, O’nu serbest bırakmak zorunda kalmıştı. Ancak bu serbestlik de uzun sürmemiş ve 1399 h. kameri yılının Receb ayının 18. günü evi emniyet güçlerince muhasara edilmiş ve bu kuşatma dokuz ay boyunca devam etmişti. Irak Baas rejimi, bu dokuz aylık muhasara döneminde, Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ı tehdit ederek ve vaatlerde bulunarak uzlaşmaya çağırmış ve her defasında da red cevabı almıştı: “Ben uzun zamandır şehadete hazırlanmış ve kucak açmışım... Gayr-i insani ve din karşıtı isteklerinize asla olumlu cevap vermeyeceğim. Benim yolum, seçtiğimden başkası olmayacaktır... Beni ölümle tehdit etmeye kalkışmayın ve Saddam’a da deyin ki ‘Onun gibi tağutların gücü karşısında yılmayacak ve teslim olmayacağım. Ben bugün İslam devletinin kurulması yönündeki arzularıma ulaşmış bulunuyorum. Çünkü İmam Humeyni (r.a) böyle bir devleti kurmuştur. Bunun ötesinde bir arzu taşımamaktayım. Bundan sonra ölmek veya yaşamak benim açımdan aynı şeylerdir...”

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, bu ve benzeri cevaplarla Irak Baas düzeni yöneticilerini tam anlamıyla pişman ediyor ve küçük düşürüyordu. Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr, evinin emniyet güçlerince kuşatılması ve bu muhasaranın dokuz aylık süresi döneminde bile mücadele ve direnişinden taviz vermedi ve 1400 h. kameri yılının Cemaziyel evvel ayının 19. günü tekrar tutuklanarak hapse götürüldü ve dört gün sonra da (1400 h.k Cemaziyel evvel 23) vahşi bir şekilde şehit edildi.

   Ayetullah Seyyid Muhammed Bakır Sadr’ın şehit edilmesiyle, Sadr ailesinin mücadelesine yeni bir fasıl daha eklendi.

Kaynak: İQRAA


Şehid Muhammed Bakır Es Sadrın Vahdet Çağrısı 3

 

  • Yazdır

    Arkadaşlarına gönder

    Yorumlar (0)